Bel Fıtığı Nedir, Belirtileri Nelerdir? Bel Fıtığı Tedavisi ve Ameliyatı

Bel Fıtığı Nedir, Belirtileri Nelerdir? Bel Fıtığı Tedavisi ve Ameliyatı

Belimizdeki her iki kemiğin arasında bir kıkırdak yastıkçık bulunur. Bu sayede kemikler birbirine sürtünmeden eğilip doğrulabilirsiniz. Yani belimizdeki bu kıkırdak dokusu rahat hareket edebilmemiz için gereklidir. Bu kıkırdak dokusu onun sınırlarını belirleyen bir perde ile çevrilidir. Bu perdenin arka tarafında ise omurilik kanalı bulunur ki burada omuriliğimiz yani sinir dokusu vardır. Eğer aşırı yük altında belimizi zorlayacak olursak ki bu en çok öne doğru eğilerek ağır bir yük kaldırmaya çalıştığımızda olur, belimizdeki bu kıkırdak dokusu onu çevreleyen perdeyi arkaya doğru itebilir ve bazen de o perdeyi yırtıp (sık sık duyduğunuz “patlamış” tabiri işte buradan gelir) omurilik kanalına doğru taşabilir. Biz o perdenin itilmiş olması haline de kıkırdağın taşmış olması haline de bel fıtığı diyoruz.

Bel Fıtığı Belirtileri

Herkesin ilk aklına gelen elbette bel ağrısıdır. Doğru, bel fıtığı olan kişinin beli ağrır ancak bu durum bel fıtığına özgü değildir. Bizleri hastada bel fıtığı olduğundan şüphelendiren asıl belirti kalçaya ve bacağa doğru yayılan ağrıdır. Buna bacakta ve ayakta uyuşma ve ilerlemiş vakalarda kuvvet kaybı da eşlik edebilir. Nadiren de olsa idrar kaçırma veya büyük abdestini tutamama da görülebilir ki bel fıtığına bağlı böyle bir durum mutlak ve acil ameliyat gerekçesidir. Hastaneye geldiğinizde belinizden ziyade bacaklarınızı muayene ediyor olmamız bu sebeptendir. Ağrının şiddeti önemlidir. Sizi günlük işlerinizden alıkoyacak kadar çok mu? Yatınca geçiyor mu? Ağrı kesici ve kas gevşetici kullandınız mı? Ne kadar fayda etti? Uyuşma ne zaman başladı? Yürürken ayağınızın takıldığı oluyor mu? Ayağınızın sizi tartmadığını hissediyor musunuz? Benzeri pek çok soruyu sorduktan ve sizi muayene ettikten sonra bel fıtığı tanısını koyabiliriz.

Bel Fıtığı Tedavisi ve Ameliyatı

Tedavi yöntemini belirleyen temel etken, hastanın muayene bulgularıdır. Eğer hastanın kuvvet kaybı yoksa ve ağrıya dayanabiliyorsa ilaç ve istiharat ilk tedavi seçeneğidir. İstirahatten kasıt her daim, içine gömülmediğiniz sert bir yatakta yatmak ve belinizi sıcak tutmaktır. Yatış şeklinizin özel bir önemi yokur. Rahat ettiğiniz şekil, doğru şekildir fakat genelde ağrıyan bacak üstte kalacak şekilde yan yatmak ve bacakları karna doğru çekmek ağrıyı hafifletir. Bilinmesi gereken en önemli gerçek şudur ki bel fıtığını iyileştiren asıl etken, zamandır. Yani bel fıtığı zamanla kendiliğinden iyileşir. Nasıl ki eliniz kesildiğinde kendiliğinden iyileşiyorsa belinizdeki fıtık da aynı şekilde kendiliğinden iyileşecektir. Yeter ki siz, ona iyileşmesi için gereken zamanı verin.  İşte bu sebeple bel fıtığı olan hastalarımıza ilk önerimiz her daim yatak istirahatidir. Yatak istirahatinden amaç belinizin, gövdenizin ağırlığını dahi taşımamasını sağlamaktır. Lokum örneğini hatırlarsanız şöyle de ifade edebiliriz: Lokumun üzerine basmayın ki yanlardan taşmasın.  Bu istirahat halinde, ilaç desteği ile beraber geçen birkaç günün sonunda hastaların büyük çoğunluğu rahatlar. Bu iyileşme demek değildir. Artık hastalığınızın bilincinde olduğunuz yeni bir hayat sizi bekliyor demektir. Ağrıdan uğunduğu ve yatakta kıvrandığı anları unutmayan kişiler, ilaç desteğine devam ederek yavaş yavaş normal hayatlarına geri dönerler ama bellerini koruyarak. Eğilerek ve uzanarak yaptığınız hareketler, kaldırdığınız ağırlıklar ve belinize binen ani ters yükler sizi yeniden karşımıza getirecektir. Dikkatli olursanız ve belinizi kollarsanız vücudunuz, bel fıtığınızı aylar ve ne yazık ki bazen de yıllar içerisinde yavaş yavaş tamir edebilir. Evet, bu uzun ve genellikle de kişi, ağrısı geçince iyileştiğini düşündüğü ve dikkat etmekten vazgeçtiği için dalgalı seyreden bir süreçtir. Bu zaman zarfında fizik tedaviden faydalanılabilir. Yüzmek de iyi gelir zira ağırlıksız ortamda bel, bacak ve sırt egzersizleri yapmanızı sağlar.

Ne yazık ki her hastamız şanslı olmuyor ve bazılarını da ameliyat etmek gerekiyor. İşte bu hastalar, ayağında veya bacağında kuvvet kaybı olanlar ile istirahat ve ilaca rağmen şiddetli ağrıya dayanamayanlardır. Bu durumu anlayabilmek için ufak bir anatomi dersi gerekiyor. Şöyle ki, hastada tüm bu şikayet ve muayene bulgularına yol açan, haznesinden dışarı taşmış ve bizim fıtık dediğimiz o küçük kıkırdak parçasının taştığı yer, omurilik kanalıdır. Ve bel hizasında bu kanalda bacaklarınıza giden sinirler bulunur. Tüm o şikayetlerin asıl nedeni fıtığın bu sinirlere temas ediyor olmasıdır. Hafif bir temas durumunda hafif şikayetler varken bası arttıkça ağrı da artar ve sinir ağır bası altında sıkışıp ezildiğinde, hastanın bacağında ya da ayağında kuvvet kaybı başlar. Muayenede dayanılmaz bir ağrıyla veya kuvvetsizlik ile karşılaştığımızda hastaya Lomber MR çektirmemizin sebebi tam da budur. Sinirin ezildiğini ve ağır hasar aldığını düşündüğümüz durumlarda çözüm, o baskıyı ortadan kaldırmak, yani baskıya sebep olan fıtığı oradan çıkartmaktır. Bunun için de önce MR’de fıtığı gözümüzle görmek isteriz. MR bir tedavi yöntemi değildir ve kimsenin ağrısı MR çekildiği için azalmaz. MR’de hastanın şikayet ve muayene bulgularını açıklayan fıtık tespit edildikten sonra hastayla yeniden oturup konuşmak gerekir zira kuvvet kaybı demek, sinir ağır hasar almış demektir ve bu, geri dönüşü olmayan bir duruma işaret edebilir. Bir başka deyişle ayağında kuvvet kaybı olan birisini ameliyat etmemek o kişinin ayağının ömür boyu kuvvetsiz kalmasına sebep olabilir çünkü bası altında kalan sinir dokusu zaman içerisinde tamamen işlevsiz kalabilir. Bu büyük bir risktir! Ve bu riski hiçbir hekim üzerine almak istemez. İşte tam da bu nedenle size ameliyat olmanızı öneririz. Şaşırdınız değil mi? “Peki riski var mı?” diye soracaktınız ama ben size ameliyat olmamanın riskli olduğunu anlattım. Evet, bu durum genel de hastaların hoşuna gitmeyen acı gerçektir. Ameliyatın da kendi riskleri vardır ama asıl risk üzerine kaya düşmüş ve onun altında ezilmekte olan bir adamın, ona yardıma gelen kişiye “sen bana iğne, ilaç ver; üzerimdeki kayayı olduğu gibi bırak; o kaya erozyonla zaman içerisinde zaten ufalıp gidecek; ben de ayağa kalkacağım demesidir.” İşte risk budur zira sizin o kaya kendiliğinden gidene kadar dayanacağınızın garantisi yoktur. Bel fıtığında ilk tedavi olarak hastalara önerdiğimiz ve zaman içerisinde kendiliğinden iyileşme olarak ifade ettiğimiz durum ağır bası altında seçeceğimiz yöntem değildir çünkü buna dayanabilme olasılığınız yok denecek kadar azdır. İşte bu sebeple size ameliyat olmanızı öneririz.

Ameliyat yöntemi mükemmel değildir zira taşan kıkırdak parçasına ulaşabilmek için belinizdeki kas ve kemik yapısının içinden geçerek kendimize bir yol açmamız gerekir ve fıtık, sinirin altında olduğu için her seferinde o taşan parçayı sinirin altına uzanarak çıkartmak zorundayızdır. Özetle zor bir iş yapıyoruz ve size bunu öneriyorsak, bilin ki başka seçeneğiniz kalmadığı için öneriyoruz.

Nöroloji
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Çağlar Özgür

Yayınlanma Tarihi: 05.02.2025
Güncelleme Tarihi: 05.02.2025
Oluşturan: Kübra Temam Bekgöz

kurumsal.pazarlama@leventhastanesi.com.tr

Your email address will not be published. Required fields are marked *