Çocukluk çağı büyümenin ve iyileşmenin çok hızlı olduğu muazzam bir dönem olduğu kadar henüz gelişmesini tamamlamamış sistemlerimiz açısından da hassas olduğumuz bir zaman dilimidir. Doğumumuzda boş bir veri bankası halinde olan bağışıklık sistemimiz zaman içinde karşılaştığımız mikroplara karşı antikorlar ve hafıza hücreleri yaratarak biçimlenir ve giderek daha fazla mikropla savaşabilecek muazzam bir makineye dönüşür. Tabi bu süreçte hem ebeveynler hem de çocuk acılı günler ve uykusuz geceler geçirecektir.
Ne yazık ki bu bağışıklık sistemi son halini alana kadar çocuklarımız pek çok kereler aşı olacak ve pek çok boğaz, kulak ve sindirim sistemi enfeksiyonları geçirecektir. Bunlardan KBB alanına giren boğaz, burun ve kulak enfeksiyonları ailede ciddi endişeler yaratabilecek yüksek ateşli, ağrılı ve şiddetli olabilecekleri gibi belli belirsiz, dikkat edilmezse fark edilmeyecek semptomlarla da seyredebilmektedir.
Çocuklarda görülen iltihabi kulak burun boğaz hastalıkları farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Genelde sonbahar ve kış aylarında artan oranda görülen boğaz enfeksiyonları bakteriyel ve viral olarak ikiye ayrılabilir. Bu enfeksiyonlar genelde gürültülü tablolarla ortaya çıkar ve boğaz ağrısı, ateş, halsizlik, kas ve eklem ağrıları, huzursuzluk, emmeme (emzirilen bebeklerde), öksürük, balgam gibi şikayetler yapar. Özellikle yenidoğan ve süt çocuklarında ateş epilepsiyi (sara krizleri) tetikleyebilen bir durum olduğundan öncelikle ele alınmalıdır. Bu çocuklarda ateş soğuk uygulama (soğuk duş, vb.) ve ilaçlarla düşürülmeye çalışılmalı ve en yakında ki sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Bu enfeksiyonlar değerlendirilirken bağışıklık sistemimizin giriş kapısını tutan karakolları olan bademcikler ve geniz eti de değerlendirilmelidir. Boğaz enfeksiyonları muayene ve yardımcı tanı yöntemleriyle günümüzde kolayca tanılandırılıp tedavi edilmektedir. Bu hastaların yayılmaması ve komplike olmaması için erken muayene ve tedavi önem arz etmektedir.
Kulak enfeksiyonları
Küçük çocuklarda oldukça sık görülen ve anne babayı oldukça tedirgin eden bir hastalık türüdür. Akut formu oldukça ağrılı ve gürültülü olabilmekle beraber aylarca fark edilmeyebilecek müphem semptomlarla giden kronik formları da mevcuttur. Akut orta kulak iltihabı genelde kulak ağrısı, ateş ve bazen de iltihaplı kulak akıntısı ile tanınabilmektedir. Özellikle şikayetini sözlü ifade edemeyen küçük çocuklarda aynı kulağı kaşıma, huzursuzluk, sürekli ve sebepsiz ağlama, uyumama gibi hastalığın yerini belli etmeyen şikayetler yaratabilir. Unutulmaması gereken bir nokta özellikle yeni kreşe başlayan çocukların bu hastalıklar açısından risk altında olduğudur. Ayrıca özellikle yaşadığı evde sigara içilen çocuklar büyük risk altındadırlar.
Bu akut tabloların yanında çocuklarda daha sinsi ilerleyen seröz otitler de özel bir ilgi ister. Herhangi bir gribal enfeksiyonu takiben birkaç haftaya kadar gözükebileceği gibi aylarca ve yıllarca devam edip orta kulak ve kulak zarında kalıcı hasarlar da bırakabilmektedir. Bu hasta grubunda özellikle işitsel şikayetler ön plandadır. Anne babanın söylediklerini tekrarlatma, televizyon sesini fazla açma, çağrıldığında cevap vermeme gibi şikayetler görülebilir. Bu durumlarda hastanın bir KBB hekimi tarafından görülmesi ve yakın olarak takip edilmesi gerekir. Bazen bu tablo uzadığında ve kalıcı problem yaratma endişesi oluştuğunda veya akut enfeksiyonlar sık tekrarlamaya başladığında kulaklara parasentez ve ventilasyon tüpü uygulaması gibi cerrahi seçenekler devreye sokulabilmektedir.
Burun ve sinüs enfeksiyonları
Burun ve sinüs enfeksiyonları da çocukluk çağının sık rastlanan kulak burun boğaz hastalıkları arasındadır. Sürekli iltihaplı burun akıntıları (sarı veya yeşil renkli), ağız solunumu, ateş, geniz akıntısı, burun çekme ve hırıltılı solunum gibi şikayetlere sık rastlanır. Bu çocuklar KBB değerlendirilmesinde sonra takibe alınmalıdır. Sık geçirilen burun ve sinüs enfeksiyonları geniz eti probleminin habercisi olabilir. Bu çocukların tedavilerinde kullanılan ilaçlar kadar burun yıkaması da önemli olduğundan mutlaka yapılmalıdır.
Bunlara ek olarak daha alt solunum yollarında larenjit (gırtlak iltihabı), larengotrakeit (krup) ve bronşit gibi başka enfeksiyonlarda görülebilmektedir. Ortak noktaları solunum sıkıntısı ve öksürüğün ön planda olmasıdır. Hepsi çocukluk çağında dikkatli bir bakım ve özenli bir takip gerektirir.
Bu hastalıkların tanı ve tedavisinde en önemli durum ailenin durumun farkında olmasıdır. Burnunu sürekli çeken bir çocuk ailesi fark etmeden uzun bir süre sinüs enfeksiyonu ile yaşayabilir. Okul başarısı düşük olan bir çocuk aslında seröz otit sebebiyle işitemediği için dersleri tam anlayamıyor olabilir. Çocuklarımızda ki değişiklikleri hızla fark etmek hastalıkların kronikleşmemesi ve daha büyük problemler yaratmaması açısından çok önemlidir. Özellikle burun ve kulakların enfeksiyonları ilgili organların beyin ile yakın komşulukları sebebiyle çocukluk çağında ciddi komplikasyonlar yaratabilmektedir.