Varikosel Nedir? Varikosel Belirtileri ve Tedavisi

Erkeklerin üroloji alanında en sık yakalandıkları hastalıklardan biri olan varikosel, testislerde kanı boşaltmakla görevli toplardamarda meydana gelen varisleşme olarak ifade edilir. Puberteden(ergenlikten) sonra erkeklerin %15‘inde, kısırlık sorunuyla ile karşılaşan erkeklerin  %30-40’ında varikosel görülür. Testislerdeki toplardamarların varis benzeri genişlemesi ile ortaya çıkar ve düzenli kan boşalamadığı için toksik maddenin testiste birikmesi, testislerde oluşan kan akımının bozulması, testis ısı dengesinin yitirilmesi, testosteron hormonu üretiminin bozulması gibi etkilere neden olur. Gerekli önlemler alınmaz ve tedavi gerçekleştirilmezse sperm yapımının bozulmasına ve dolayısıyla infertiliteye (kısırlık) doğru ilerleyebilir.

Varikosel neden olur?

Varikoselin nedeni tam olarak bilinememektedir. Yaklaşık %90 varikosel sadece sol tarafta ortaya çıkar ve görülür. Sadece sağ tarafta %1-2 oranında rastlanır. İki tarafta birden görülme oranı da %8-9 civarındadır. Varikosel genellikle sol tarafta görülmesinin nedeni yumurtaların (testislerin) kirli kanını boşaltan damarların böbrek venine boşalması ve daha dik açılı olması sorumlu tutulmaktadır. Sağ tarafta ise vena kava dediğimiz ana toplar damara daha yatay açıyla boşalır ve daha nadir görülür. Bu nedenle varikoseli çoğunlukla sol tarafta düşünmeliyiz. Yumurta (testis) kanserlerinde ya da karın içi kanserlerde toplar damarlara basıya bağlı olarak varikosel görülebilmektedir. Özellikle sadece sağ tarafta ise hastanın bu açılardan değerlendirilmesi gerekir.

Varikosel belirtileri nelerdir?

Varikoselin ilk ve en önemli belirtisi testislerin üzerinde meydana gelen şişliklerdir. Damarlarda biriken kan zaman içerisinde dışarıdan görülecek kadar belirginleşebilir. Yine testislerin üzerinde yumru, kabarık şeklinde şişlikler görülebilir. Bunun yanında ağrı da hissedilebilir. Testis bölgesinde başlayan ağrı zaman zaman bacak ve karın bölgesine de vurabilir. Bazı hastalarda testilerde küçülme, testislerde yumuşama da görülebilir.

Varikosel teşhisi nasıl konur? Varikosel dereceleri nelerdir?

Varikosel teşhisi için doktorunuzun yapacağı fiziksel muayene ilk adımdır. Ayakta yapılacak bu muayene sonrasında varikosel 3 derece olarak sınıflandırılabilir;

1. Derece: En hafif varikosel olup, öksürük ya da ıkınma ile ele gelebilen

2. Derece: Ayakta yapılan muayene ile sadece ele gelebilen (Ek bir baskı ya da basınca gerek duyulmadan)

3. Derece: Gözle görülebilen ağır ve kabarık varisli damarlar olan, en ağır tip

Elle ya da fiziksel olarak yapılacak muayeneler ile ortaya çıkarılamayan ya da ek bilgiye ihtiyaç duyulan durumlarda doktorunuz tanı için skrotal renkli doppler ultrasonografi isteyebilir. Bu görüntülemede damarların çapları, kanın damarlar içerisindeki akışı ve testiste hacim kaybı olup olmadığı anlaşılır.

Varikosel tedavisi nasıldır?

Varikosel tanısı alan hastalarda tedavi süreçlerinin belirlenmesi için hastalığın şiddeti ve hastanın genel durumu göz önüne alınır. Eğer varikosel ile hastada sperm kaybı ya da bozulması yoksa, çok şiddetli yan etkiler ve ağrılar görülmüyorsa bu kişiler semptomatik tedavi altında takip edilebilirler.

Hastalık şiddetinin yüksek olduğu ve sperm kalitesinde bozulmanın olduğu hastalarda ise varikosel ameliyatı diğer bir seçenektir. Eğer hastada kısırlık varsa, testis boyutlarında küçülme bulunuyorsa, sperm parametrelerde farklı bozukluklar meydana geliyorsa varikosel ameliyatına gerek duyulabilir.

Varikosel mikrocerrahi yöntemi ile yapılan ameliyat (varikoselektomi) sırasında 2 mm’lik bir kesiden içeri girilerek varisli damar bölgesine ulaşılır. Genişlemiş durumda olan toplardamar diğerlerinden ayrılarak bağlanır. Varikosel ameliyatı tek taraflı veya çift taraflı olmasına göre değişmekle beraber yaklaşık olarak 45-90dakika arasında sürer. Ameliyatın süresi hastalığın ve hastanın genel durumuna göre değişiklik gösterebilir.

Mikrocerrahi varikoselektomi ameliyatı olanlarda yaklaşık %35 bir yıl içerisinde gebelik  olur. %70 sperm (semen) değerleri normale gelir. % 2 civarı semen parametrelerinin kötüye gittiği bildirilmektedir. İlaçla tedaviye reğmen devam eden ağrı nedeniyle opere edilenlerin yaklaşık yarısında ağrının ortadan kalktığı görülmektedir.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *